Sitenin sağında bir giydirme reklam
NEMS
İmran Ünal Er
Köşe Yazarı
İmran Ünal Er
 

Araf

   Ayaklarım ıslak parkeleri dövüyor adeta aceleden, koşar adım gidiyorum kafamın dikine. Vitrindeki şaşalı ışıklar iki yüzlü insanlara benziyor yüzüme gülen. Soğuk bir mahkeme salonu şimdi kalbim; sanık mıyım tanık mı yalanlara...   Sonunda dönüyorum köşeyi ve o kafeye doğru ilerliyorum. Biriyle buluşur gibi tatlı bit telaşla dalıyorum içeriye. Kenarda kalmış tüm salonu görebileceğim bir masaya doğru yöneliyorum. Yerleşmek zaman alsa da huzurlu hissediyorum. İşte şimdi kendimle tartışabileceğim nezih bir ortamdayım. Türk kahvesi severim ben. En çok Türk kahvesi içerim. Şu şekersiz içipte illaki şekersiz iç diye dayatanlara inat “şekerli Türk kahvesi lütfen” dedikten sonra garsonun arkasını dönüp mutfağa yöneldiği an hayat yavaşlıyor ve içimden bir çığlık garsooonnnn iptal et umutları kalkıyorum... Hayatta iptal edilesi çok şey var aslen. Zaten acılarımız da iptal edemediklerimizin ucuna bağlı. İnsanların  beni haksız yere yargıladığına şahitlik ettiğim gün artık büyüdüm dedim ve  insanların iki yüzlü davranıp oyunlar çevirdiğini gördüğüm gün küçüldüm dedim. Küçülüyor insan zamanla küçültüyorlar duyguları ve inançları.  Derken şekerli kahvenin kokusu hücrelerimde,  retro müzik inliyor ruhumda ve dans ediyor bir kız çocuğu çamura çalan toprakta... Şimdi cennetle cehennem arasında kaldım. Onlar “Araf” diyorlar boğulduğum yerin adına. Cennete koşarken cehennemliklerin kirli izleri sırtımda...
Ekleme Tarihi: 02 Ocak 2018 - Salı

Araf

 

 Ayaklarım ıslak parkeleri dövüyor adeta aceleden, koşar adım gidiyorum kafamın dikine. Vitrindeki şaşalı ışıklar iki yüzlü insanlara benziyor yüzüme gülen. Soğuk bir mahkeme salonu şimdi kalbim; sanık mıyım tanık mı yalanlara...

 

Sonunda dönüyorum köşeyi ve o kafeye doğru ilerliyorum. Biriyle buluşur gibi tatlı bit telaşla dalıyorum içeriye. Kenarda kalmış tüm salonu görebileceğim bir masaya doğru yöneliyorum. Yerleşmek zaman alsa da huzurlu hissediyorum. İşte şimdi kendimle tartışabileceğim nezih bir ortamdayım. Türk kahvesi severim ben. En çok Türk kahvesi içerim. Şu şekersiz içipte illaki şekersiz iç diye dayatanlara inat “şekerli Türk kahvesi lütfen” dedikten sonra garsonun arkasını dönüp mutfağa yöneldiği an hayat yavaşlıyor ve içimden bir çığlık garsooonnnn iptal et umutları kalkıyorum... Hayatta iptal edilesi çok şey var aslen. Zaten acılarımız da iptal edemediklerimizin ucuna bağlı. İnsanların  beni haksız yere yargıladığına şahitlik ettiğim gün artık büyüdüm dedim ve  insanların iki yüzlü davranıp oyunlar çevirdiğini gördüğüm gün küçüldüm dedim. Küçülüyor insan zamanla küçültüyorlar duyguları ve inançları.  Derken şekerli kahvenin kokusu hücrelerimde,  retro müzik inliyor ruhumda ve dans ediyor bir kız çocuğu çamura çalan toprakta...

Şimdi cennetle cehennem arasında kaldım. Onlar “Araf” diyorlar boğulduğum yerin adına. Cennete koşarken cehennemliklerin kirli izleri sırtımda...

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve lalehaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.