Sitenin sağında bir giydirme reklam
NEMS
Sema Yurtbilir Yavuz
Köşe Yazarı
Sema Yurtbilir Yavuz
 

Pembenin dayanılmaz ayrımcılığı

  Malatya Büyükşehir Belediyesi tarafından başlatılan pembe trambüs uygulaması toplumun bir kesimince alkışla karşılanırken bir kesimince de tepki gördü. Konuya hukukçu gözüyle bakmanın ve yorumlamanın gerekliliği bu yazıyı hazırlamamın temel nedeni olmuştur. Hukukun düzenleme yaptığı bir alanda son noktayı da hukuk koyacaktır çünkü. Pembe trambüs uygulaması neden yanlıştır? Yanlıştır, çünkü hukuki anlamda eşitsizlik ve ayrımcılık yaratmaktadır. TC.Anayasası'nın "Kanun Önünde Eşitik" başlıklı 10.maddesi; "Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir. Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet, bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür. Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz. Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadır." ifadesi yer alır. Yine, Türkiye Cumhuriyeti'nin taraf olduğu bir Uluslararası Sözleşme olan "Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi" 26.maddesi ise “Herkes yasalar önünde eşittir ve hiçbir ayrım gözetilmeksizin yasalarca eşit derecede korunur. Bu bakımdan, yasalar her türlü ayrımı yasaklayacak ve ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasal ya da başka fikir, ulusal ya da toplumsal köken, mülkiyet, doğum veya diğer statüler gibi, her bağlamda ayrımcılığa karşı eşit ve etkili korumayı temin edecektir." ifadesine yer vermiştir. Uluslararası metinlerde ve iç hukukta bir çok düzenlemede yer alan eşitlik ilkesine aykırı davranış ise beraberinde ayrımcılığı getirir. Yani aslında ayrımcılık, eşit davranma yükümlülüğünün ihlalidir.   Türk Ceza Kanunu'nun "Nefret ve Ayrımcılık" başlıklı 122.maddesinde; "Dil, ırk, milliyet, renk, cinsiyet, engellilik, siyasi düşünce, felsefi inanç, din veya mezhep farklılığından kaynaklanan nefret nedeniyle;   a) Bir kişiye kamuya arz edilmiş olan bir taşınır veya taşınmaz malın satılmasını, devrini veya kiraya verilmesini,   b) Bir kişinin kamuya arz edilmiş belli bir hizmetten yararlanmasını,   c) Bir kişinin işe alınmasını,   d) Bir kişinin olağan bir ekonomik etkinlikte bulunmasını, engelleyen kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır." ifadesi ile ayrımcı fiile cezai yaptırım getirilmiştir.   Yukarda örneklendirdiğimiz eşitlik ve ayrımcılıkla ilgili hükümler bununla sınırlı değildir. Çoğaltabiliriz. Bu bilgiler ışığında gelelim pembe trambüs meselesine. Somut olaydaki ayrımcı uygulama, kamu hizmetinin cinsiyete göre ayrıma tabi tutulmasıdır ki hem Anayasa'ya, hem bağlı olduğumuz uluslararası yükümlülüklere aykırıdır. Trambüsün pembe renkte olması ise manidardır. Pembe, eşitlikçi düşünceyi özümsememiş zihniyete göre, kadın cinsiyetinin rengidir. Görüleceği üzere, ayrımcılık pembe renk ile de pekiştirilmiştir. Toplumda tacize geçit vermeyecek yasal düzenlemeler, daha ağır yaptırımlar ve ayrımcı olmayan uygulamalarla sorunu çözmek yerine, kadınların yaşam alanını ve kamu hizmetlerinden faydalanmasını kısıtlayacak, insan özgürlüğünü sınırlayacak uygulamalar hukuka aykırıdır. Yarın, pembe vasıtaya binmeyen kadın tacize uğradığında, "efendim pembe trambüse binseydi, demek ki tacizi kendi istedi" gibi, tacizciyi haklı bulacak çirkin ifadeleri şimdiden duyuyor gibiyim. Konuya farklı açıdan bakıldığında ise erkeklerin pembe trambüsten faydalanamaması da erkekler açısından ayrımcılık ifade eder. Zira pembe trambüse binmesi yasaklanan erkek, kamu hizmetinden yararlanmada, cinsiyeti nedeniyle ayrımcılığa uğramış demektir.
Ekleme Tarihi: 26 Eylül 2017 - Salı

Pembenin dayanılmaz ayrımcılığı

 

Malatya Büyükşehir Belediyesi tarafından başlatılan pembe trambüs uygulaması toplumun bir kesimince alkışla karşılanırken bir kesimince de tepki gördü. Konuya hukukçu gözüyle bakmanın ve yorumlamanın gerekliliği bu yazıyı hazırlamamın temel nedeni olmuştur. Hukukun düzenleme yaptığı bir alanda son noktayı da hukuk koyacaktır çünkü. Pembe trambüs uygulaması neden yanlıştır? Yanlıştır, çünkü hukuki anlamda eşitsizlik ve ayrımcılık yaratmaktadır. TC.Anayasası'nın "Kanun Önünde Eşitik" başlıklı 10.maddesi; "Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir. Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet, bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür. Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz. Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadır." ifadesi yer alır. Yine, Türkiye Cumhuriyeti'nin taraf olduğu bir Uluslararası Sözleşme olan "Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi" 26.maddesi ise “Herkes yasalar önünde eşittir ve hiçbir ayrım gözetilmeksizin yasalarca eşit derecede korunur. Bu bakımdan, yasalar her türlü ayrımı yasaklayacak ve ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasal ya da başka fikir, ulusal ya da toplumsal köken, mülkiyet, doğum veya diğer statüler gibi, her bağlamda ayrımcılığa karşı eşit ve etkili korumayı temin edecektir." ifadesine yer vermiştir. Uluslararası metinlerde ve iç hukukta bir çok düzenlemede yer alan eşitlik ilkesine aykırı davranış ise beraberinde ayrımcılığı getirir. Yani aslında ayrımcılık, eşit davranma yükümlülüğünün ihlalidir.

 

Türk Ceza Kanunu'nun "Nefret ve Ayrımcılık" başlıklı 122.maddesinde; "Dil, ırk, milliyet, renk, cinsiyet, engellilik, siyasi düşünce, felsefi inanç, din veya mezhep farklılığından kaynaklanan nefret nedeniyle;

 

a) Bir kişiye kamuya arz edilmiş olan bir taşınır veya taşınmaz malın satılmasını, devrini veya kiraya verilmesini,

 

b) Bir kişinin kamuya arz edilmiş belli bir hizmetten yararlanmasını,

 

c) Bir kişinin işe alınmasını,

 

d) Bir kişinin olağan bir ekonomik etkinlikte bulunmasını, engelleyen kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır." ifadesi ile ayrımcı fiile cezai yaptırım getirilmiştir.

 

Yukarda örneklendirdiğimiz eşitlik ve ayrımcılıkla ilgili hükümler bununla sınırlı değildir. Çoğaltabiliriz. Bu bilgiler ışığında gelelim pembe trambüs meselesine. Somut olaydaki ayrımcı uygulama, kamu hizmetinin cinsiyete göre ayrıma tabi tutulmasıdır ki hem Anayasa'ya, hem bağlı olduğumuz uluslararası yükümlülüklere aykırıdır. Trambüsün pembe renkte olması ise manidardır. Pembe, eşitlikçi düşünceyi özümsememiş zihniyete göre, kadın cinsiyetinin rengidir. Görüleceği üzere, ayrımcılık pembe renk ile de pekiştirilmiştir. Toplumda tacize geçit vermeyecek yasal düzenlemeler, daha ağır yaptırımlar ve ayrımcı olmayan uygulamalarla sorunu çözmek yerine, kadınların yaşam alanını ve kamu hizmetlerinden faydalanmasını kısıtlayacak, insan özgürlüğünü sınırlayacak uygulamalar hukuka aykırıdır. Yarın, pembe vasıtaya binmeyen kadın tacize uğradığında, "efendim pembe trambüse binseydi, demek ki tacizi kendi istedi" gibi, tacizciyi haklı bulacak çirkin ifadeleri şimdiden duyuyor gibiyim. Konuya farklı açıdan bakıldığında ise erkeklerin pembe trambüsten faydalanamaması da erkekler açısından ayrımcılık ifade eder. Zira pembe trambüse binmesi yasaklanan erkek, kamu hizmetinden yararlanmada, cinsiyeti nedeniyle ayrımcılığa uğramış demektir.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve lalehaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.