Sitenin sağında bir giydirme reklam
NEMS

Hacıbektaş'da Aleviler Dergahlarını İstediler

İLÇELER 04.07.2016 - 15:40, Güncelleme: 01.08.2022 - 12:48
 

Hacıbektaş'da Aleviler Dergahlarını İstediler

Nevşehir Hacıbektaş ilçesinde basın açıklamasını kurumlar adına Alevi Kültür Dernekleri Genel Başkanı Doğan Demir yaptı.
Nevşehir Hacıbektaş ilçesinde basın açıklamasını kurumlar adına Alevi Kültür Dernekleri Genel Başkanı Doğan Demir yaptı.     Alevi Kültür Dernekleri Genel Başkanı Doğan Demir açıklamasında şunları söyledi ;   Basına ve Kamuoyuna; Hacı Bektaş Veli Dergâhı, devletin bize dayattığı tekçi inanç kuralları dâhilinde yer alan ve “modası geçmiş” olarak; kendi dar çerçevesinde değerlendirip reddettiği Alevilik inancına ait bir müze haline getirilmiştir.    Dergâh, başta Hacı Bektaş Veli olmak üzere birçok Yol önderinin türbelerini de içinde barındıran ve aynı zamanda Aş evi, Meydan evi, Kiler ve diğer bölümleriyle Alevi erkânlarının yürütüldüğü bir inanç ve ibadet merkezidir.   Milyonlarca Alevi, dünyada eşi ve benzeri görülmemiş bir şekilde kendi inanç merkezini ve dergâhını uzun yıllar ücret ödeyerek ziyaret edebilmekteydi.     Ancak Alevi kurumlarımızın ve topluluğumuzun kararlı direnci sonucunda yakın bir geçmişte dergâhımıza girişlerde ücret alımı sonlandırılmıştır. Fakat ibadethanemiz olan dergâhımız halen devlet tarafından işgal edilmekte ve “MÜZE” olarak kullanılmakta ve esas sahiplerinden koparılarak bir “tarihi eser” kisvesinde değerlendirilerek; inancımızın üzerini örtülmeye, kapatılmaya ve böylelikle yok saymaya çalışılmaktadır.     Hacı Bektaş Veli Dergâhı, Alevi inancının Serçeşmesi’dir. Dergâhın ibadet için devlet eliyle kapatılması, inancımızın yok sayılması, çeşitli ketenpere oyunlarıyla yasal statülerinin sağlanmaması; Alevi inancına muktedir eliyle vurulmuş ağır bir darbedir.   Dergâhımıza ilk müdahale 1826 yılında Alevi önderlerinin sürgüne gönderilmesi ve postnişinliğe bir Nakşibendi Şeyhinin atanması ile başlamıştır. Bu dönemde yapılan ilk icraat da Dergâha bir Cami’nin eklenmiş olmasıdır.      Daha sonra 1925’te Tekke ve Zaviyeler Kanunu gereği dergâhta yapılan ibadetler tamamen yasaklanmıştır. Günümüzde ise Dergâh ibadete kapalı olmasına rağmen hemen dibine inşa edilen Cami ibadete açıktır. 1925 den 1958 yılına kadar mülkiyetine, eşyalarına ve değerli el yazması kitaplarına el konularak o günkü Vakıflar İdaresi gözetimine, aslında yıkılışa terk dilmiştir. Halen Dergâh’a ait el yazması kaynaklar ve değerli eşyalar Türkiye’nin birçok ilinde bulunan farklı müzelerde dağınık halde tutulmaktadır.   Alevilerin Dergâhın ibadete açılmasına yönelik yoğun talepleri karşısında Merkezi İdare 1964 yılında dergâhı sadece “müze” olarak açmayı UYGUN görmüştür.    Dergâhın mevcut hali;  restorasyon/yenileme bahanesiyle yapılan tadilatlar da göz önüne alındığında bilinçli olarak Aleviliğe karşı uygulanan asimilasyon programının bir parçası olduğunu ayan beyan gözler önüne sermektedir. Bu durum insan hakları ve evrensel hukuk açısından bakıldığında da bir inanç katliamı ve zulümdür. Bu uygulamaya derhal son verilmelidir.      Alevi örgütlerinin ve diğer Alevi kesimlerinin de yıllardır dile getirdikleri talepler doğrultusunda Hacı Bektaş-i Veli Dergâhı, Şahkulu, Karaağaç, Garip Baba, Seyit Battal Gazi gibi pek çok Alevi Dergâhı ve kurumu; gerçek sahibi olan Alevilere devredilmelidir.  
Nevşehir Hacıbektaş ilçesinde basın açıklamasını kurumlar adına Alevi Kültür Dernekleri Genel Başkanı Doğan Demir yaptı.

Nevşehir Hacıbektaş ilçesinde basın açıklamasını kurumlar adına Alevi Kültür Dernekleri Genel Başkanı Doğan Demir yaptı.

 

 


Alevi Kültür Dernekleri Genel Başkanı Doğan Demir açıklamasında şunları söyledi ;

 

Basına ve Kamuoyuna;

Hacı Bektaş Veli Dergâhı, devletin bize dayattığı tekçi inanç kuralları dâhilinde yer alan ve “modası geçmiş” olarak; kendi dar çerçevesinde değerlendirip reddettiği Alevilik inancına ait bir müze haline getirilmiştir. 

 



Dergâh, başta Hacı Bektaş Veli olmak üzere birçok Yol önderinin türbelerini de içinde barındıran ve aynı zamanda Aş evi, Meydan evi, Kiler ve diğer bölümleriyle Alevi erkânlarının yürütüldüğü bir inanç ve ibadet merkezidir.

 



Milyonlarca Alevi, dünyada eşi ve benzeri görülmemiş bir şekilde kendi inanç merkezini ve dergâhını uzun yıllar ücret ödeyerek ziyaret edebilmekteydi.
 

 


Ancak Alevi kurumlarımızın ve topluluğumuzun kararlı direnci sonucunda yakın bir geçmişte dergâhımıza girişlerde ücret alımı sonlandırılmıştır. Fakat ibadethanemiz olan dergâhımız halen devlet tarafından işgal edilmekte ve “MÜZE” olarak kullanılmakta ve esas sahiplerinden koparılarak bir “tarihi eser” kisvesinde değerlendirilerek; inancımızın üzerini örtülmeye, kapatılmaya ve böylelikle yok saymaya çalışılmaktadır.  

 



Hacı Bektaş Veli Dergâhı, Alevi inancının Serçeşmesi’dir. Dergâhın ibadet için devlet eliyle kapatılması, inancımızın yok sayılması, çeşitli ketenpere oyunlarıyla yasal statülerinin sağlanmaması; Alevi inancına muktedir eliyle vurulmuş ağır bir darbedir.

 



Dergâhımıza ilk müdahale 1826 yılında Alevi önderlerinin sürgüne gönderilmesi ve postnişinliğe bir Nakşibendi Şeyhinin atanması ile başlamıştır. Bu dönemde yapılan ilk icraat da Dergâha bir Cami’nin eklenmiş olmasıdır. 
 

 


Daha sonra 1925’te Tekke ve Zaviyeler Kanunu gereği dergâhta yapılan ibadetler tamamen yasaklanmıştır. Günümüzde ise Dergâh ibadete kapalı olmasına rağmen hemen dibine inşa edilen Cami ibadete açıktır.

1925 den 1958 yılına kadar mülkiyetine, eşyalarına ve değerli el yazması kitaplarına el konularak o günkü Vakıflar İdaresi gözetimine, aslında yıkılışa terk dilmiştir. Halen Dergâh’a ait el yazması kaynaklar ve değerli eşyalar Türkiye’nin birçok ilinde bulunan farklı müzelerde dağınık halde tutulmaktadır.

 



Alevilerin Dergâhın ibadete açılmasına yönelik yoğun talepleri karşısında Merkezi İdare 1964 yılında dergâhı sadece “müze” olarak açmayı UYGUN görmüştür. 

 



Dergâhın mevcut hali;  restorasyon/yenileme bahanesiyle yapılan tadilatlar da göz önüne alındığında bilinçli olarak Aleviliğe karşı uygulanan asimilasyon programının bir parçası olduğunu ayan beyan gözler önüne sermektedir. Bu durum insan hakları ve evrensel hukuk açısından bakıldığında da bir inanç katliamı ve zulümdür. Bu uygulamaya derhal son verilmelidir. 
 

 


Alevi örgütlerinin ve diğer Alevi kesimlerinin de yıllardır dile getirdikleri talepler doğrultusunda Hacı Bektaş-i Veli Dergâhı, Şahkulu, Karaağaç, Garip Baba, Seyit Battal Gazi gibi pek çok Alevi Dergâhı ve kurumu; gerçek sahibi olan Alevilere devredilmelidir.


 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve lalehaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.