Kedicik Ebru Yılmazatila, ʹʹ Kedicik Olarak Hitap Edilmek Çok Güzel Bir Duyguʹʹ

Adnan Oktar'ın kediciklerinden ve diğer kedicikler gibi dekolte yerine tesettürlü giyimi ile ön plana çıkan Ebru Yılmazatila hocası Adnan Oktar'ı üniversite yıllarında bir arkadaşının vasıtasıyla tanıştığını ve o tanışmadan sonra kendini yeniden doğmuş gibi hissettiğini söyledi.


İşte Adnan Oktar'ın kediciklerinden Ebru Yılmazatila'nın Nevşehir'de Haberin Merkezi www.lalehaber.com haber sitesine vermiş olduğu o özel röportaj.
 
1- Öncelikle kendinizden biraz bahsedebilir misiniz?
 
İstanbul doğumluyum. İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi’nden mezun oldum. Üniversite yıllarında ağırlıklı olarak sosyal psikoloji, araştırma yöntemleri, davranış bilimleri ve uluslararası hukuk gibi alanlarda uzmanlık kazandım. Akademik deneyimimi bir süre özel sektörde değerlendirdim, ama ilgi alanım her zaman İslam tarihi, Osmanlı vizyonu, kadın hakları ve ayrımcılık, Siyer ve dinler tarihi, Kuran mucizeleri ve Yaratılışın bilimsel delilleri gibi konular oldu. Aynı zamanda Türk ve Osmanlı toplumlarında kadının rolü üzerine, İslam ülkelerinde kadına verilen değer ve eksiklerin belirlenmesi yönünde araştırmalar yaptım, projeler hazırladım. Fikir ve düşüncelerimi birçok yerel gazete ve internet sitesinde okuyucularımla paylaşıyorum. Zaman zaman A9TV’deki sohbet programlarına ve konferanslara katılıyorum. Tüm çalışmalarımda yalnızca Allah’ın rızasını ve İslam’ın menfaatlerini gözetiyorum.
 
2- Niçin Adnan Oktar ile birliktesiniz? Adnan Oktar'ın sizin hayatınızda ki yeri nedir?
 
Allah benim kaderimi çok güzel yazmış, sonsuz şükürler olsun. Adnan Oktar Hocam’ı üniversite yıllarında bir arkadaşımın vesilesiyle tanıdım. Kendisiyle daha ilk karşılaşmamda ahlakına, dindarlığına, samimiyetine, candanlığına, aklına, kişiliğine aşık oldum. Benim için Hocamla tanışmak yeniden doğuş gibiydi. İmanıma, Kuran ahlakını yaşamama vesile oldu. Allah’ı aşkla sevmeyi öğretti. Hayranlığım, sevgim, bağlılığım katlanarak artıyor. Tanıdığım, yeryüzündeki en değerli insan benim için.
 
4- Sürekli kedicikler olarak gündeme gelmeniz sizi rahatsız ediyor mu?
 
Bilakis, çok sempatik ve hoş bir tanımlama. Hayvanları çok severim ama kedilerin yeri çok ayrıdır bende. Yakın zamana kadar benim de dünya şekeri bir kedim vardı. Kediler gerçekten çok tatlı hayvanlar. Sevgiye çok düşkünler, sevmek sevilmek onlar için çok önemlidir, munistirler, yumuşak huyludurlar. O yüzden bu tanımlama çok hoşuma gidiyor.

 
5- Diğer arkadaşlarınız sürekli dekolte kıyafetler ile ön plana çıkıyor sizi hiç böyle görmedik. Bunun ayrı bir yeri var mı sizin için?
 
Benim ailem Atatürkçü muhafazakar bir aile. Ben üniversite yıllarında tesettürlü değildim. Adnan Oktar Hocam’ın vesile olmasıyla bu İslami giyim tarzını seçtim. İnancımın gereğini yapıyorum şu an. Aslında Hocamızın talebesi olup da benim gibi bir giyimi tercih eden arkadaşlarım çok fazla. Bu kişiler basında pek fazla yer almadıkları için bilinmiyorlar ama türbanlı, çarşaflı çok sayıda arkadaşımız var.
Açık giyimli arkadaşlarıma da, tesettürlü arkadaşlarıma da, her inanca, her görüşe saygıyla sevgiyle yaklaşıyorum. Herkes inancında, seçimlerinde özgürdür. Kimse kimseye kendi ahlak anlayışını, yaşam şeklini dayatamaz, onu kınayamaz da. Çünkü dinimizde baskı, zorlama yok. Ayrıca farklı görüşlerdeki kişilerle bir arada bulunmak, onlarla sohbet etmek, fikir alışverişi yapmak zevkli. Her insanın birbirinden öğreneceği şeyler oluyor. Tercihleri ne olursa olsun her insanın ruhunda yaşattığı güzel incelikleri, manevi üstünlükleri oluyor. Şekle, dış görünüşe takılmadan insanlardaki bu güzellikleri görebilmek gerekiyor.
 
6- Müslümanlığı nasıl yaşıyorsunuz?
 
Bağnaz zihniyet yüzyıllardır İslam alemini esir aldı. Dinimizi çok zor ve içinden çıkılamaz gibi gösterdi. İnsanlara yaşanamaz bir model sundu. Birçok kişinin de dinden uzak kalmasına sebep oldu. Görüyoruz, İslam ülkelerinin birçoğunu adeta cehenneme çevirdi. Halbuki İslam kolaylık dini. İslam demek güzel ahlak demek. Güzel olan her şey demek. Sevginin, şefkatin, nezaketin, temizliğin, kalitenin, sanatın, müziğin kısacası her şeyin en güzeli demek. Fikir özgürlüğü, ileri demokrasi, sosyal adalet hep dinimizde var. Müslüman eğlenecek de, gülecek de, neşeli sevinçli olacak. Bakımlı temiz olacak, sanattan estetikten anlayacak, tüm nimetleri Allah bizler için yaratıyor. Allah’ın istediği de çok kolay. Allah bizim her şeyin en güzelini, en iyisini hedeflememizi istiyor. Samimi olacağız, Allah’ı çok seveceğiz, Kuran’daki güzel ahlakı yaşayacağız. Karmaşık hiçbir şey yok. Ben de gücümün yettiğinin en fazlasıyla hem Kuran’ın ruhunu yaşamaya çalışıyorum, hem de herkese Kuran’ın bu güzelliklerini anlatıyorum.
 

7- Sizlere olumlu veya olumsuz en çok ne gibi tepkiler geliyor?
 
Her kesimden sevenimiz çok fazla. Ben tesettürlü biri olarak hep olumlu ve güzel tepkiler alıyorum. Hem yazılarımdaki fikirlere hem sosyal medyadaki paylaşımlarıma takdirle yaklaşan çok fazla insan var. Ama tabii ki tüm bunların kaynağı en başta Kuran ve Peygamber Efendimiz’in sünneti, tabii bir de kendisini örnek aldığım sevgili Adnan Oktar Hocam’ın değerli fikirleri.
 
8- Sizi bir çok kesim takip ediyor ve beğeniyor. Beğenilmek sizi mutlu ediyor mu?
 
Tabii ki çok mutlu ediyor. Her insanın yaratılışında vardır beğenilme arzusu. Beğenilmekten, sevilmekten, dostluklardan çok hoşlanıyorum. Dünya bunların yaşanmasıyla, sevgiyle güzel hale geliyor.
 

9- Son olarak takipçilerinize ne gibi mesajlarınızı iletmek istersiniz?
 
Güzel bir müjdeyle sohbetimizi bitirelim o zaman. Dünyanın artık son dönemlerindeyiz, ahir zamandayız. İçinde bulunduğumuz yüzyıl Kuran çağı, İslam çağı. Beyinlerin Kuranla aydınlanacağı bir çağ. Allah taraftarları, sevgi taraftarları mutlaka galip gelecekler. Allah’ın izniyle İttihadı İslam mutlaka olacak. Zulümler, zorbalıklar, savaşlar ortadan kalkacak. Barışın, adaletin, huzurun, sevginin hakim olduğu bir yüzyıl olacak. Biraz sabırlı olursak inşaAllah İslam’ın yükselen bu Güneşini hep birlikte göreceğiz.
Bana böylesine anlamlı bir röportaj şansını vermiş olduğunuz için www.lalehaber.com haber sitesine çok teşekkür ediyorum.