Diriliş Yazarı Yazdı Kutlu Doğum’da FETÖ Tuzağı
Evet, ilk Peygamber Hazret-i Âdem’den (as) son Peygamber Hazret-i Muhammed’e (asm) kadar bütün peygamberlerin dini olan İslam’da ahkâm-ı şer’iyye, kamerî takvime göre vaz’ edilmiş ve ona göre icra ve tatbik edilmiştir. Ümmet-i Muhammediye (asm) da Asr-ı Saadet’ten bugüne kadar ibadetlerini, dini merasimlerini, mübarek gün ve gecelerin (Mevlid, Regâib, Mi’rac, Berât, Kadir geceleri gibi) ihyasını bu takvime göre yapmışlardır. Zira Kitab ve Sünnet’te böyle bildirilmiştir.
Hiçbir hükm-ü ilahi, Miladî Takvim’e göre vazedilmemiş ve o ahkâmın icra ve tatbîki yapılmamıştır. Mesela; oruc, menasik-i hac, haram ayların hürmeti, hataen adam öldürmenin keffareti, ziharın keffareti, îla müddeti, kocası vefat eden kadının iddet müddeti, eşinden boşanmış âise (hayzdan kesilmiş) kadınlar ile henüz adet görmemiş kadınların iddet müddeti, kurban, remy-i cimar (şeytan taşlama) ve teşrik tekbirleri, Ramazan ve Kurban bayramları, hayz ve nifas gibi ahkâm, hep Kamerî Takvim’e göredir, ona göre icra ve tatbik edilmiştir. Dolayısıyla ibadetle alakalı ahkâmın Şemsî (Miladî) takvime göre yerine getirilmesi bid’attır. Üstad Bediüzzaman (ra) Hazretleri şöyle buyuruyor: Kavaid-i Şeriat-ı Garra ve desatir-i Sünnet-i Seniye, tamam ve kemalini bulduktan sonra, yeni icadlarla o düsturları beğenmemek veyahut hâşâ ve kellâ, nâkıs görmek hissini veren bid'aları icad etmek, dalâlettir, ateştir.”
“Ahkâm-ı ubudiyette yeni icadlar bid'attır. Bid'atlar ise ‘Din kemale erdi’ sırrına münafî olduğu için, merdûddur.”
HTAR: 1400 küsur seneden beri Resûlullah (sav) Efendimiz’in Mevlid-i Şerîf’i ümmetçe Kamerî Takvîm’e göre Rebîü’l-Evvel ayının 12. gecesinde kutlanmaktadır. Milâdî Takvîm’e göre, Hazret-i Peygamber (sav)’in doğumunun “Kutlu Doğum Haftası” adı altında kutlanması, bid’a-yı seyyiedir. Çünkü mezkûr ayet-i kerimenin nassına (Tevbe, 36) muhaliftir. Bu da Din-i Mübîn-i İslam’ın içine o gizli zındıka komitesi tarafından atılan bir bid’attır. Öyle ise Resûl-i Ekrem Efendimiz’in (sav) mevlidi, Kamerî Takvîm’e göre kutlanmalı; Miladî Takvîm’e göre kutlanmamalıdır. Kamerî Takvîm’e göre kutlanması ise, bid’a-yı hasenedir; güzel bir adet-i İslamiyedir; ibadet değildir. Mevlidi ibadet haline getirmek, hatadır.
Keza vefat eden bir kimsenin vefat gününde mevlid merasiminin tertib edilmesi de bid’a-yı seyyiedir. Zira Mevlid, doğumla alakalıdır ve bugüne kadar Resûl-i Ekrem (sav) Efendimiz’in doğum gününde bu merasim tertip edilmiştir. Veya düğün, sünnet gibi insanların sevindiği günlerde okunabilir. Ölüm günleri ise, insanların üzüldükleri günlerdir. Dolayısıyla ölüm gününde Mevlid merasimi tertip etmek, mevlidin manasına muhaliftir, bid’a-i seyyiedir... Murat Çetin / Diriliş Postası